Kimyasal yanıklar aşındırıcı veya tahriş edici kimyasalların göz veya ciltteki bir veya birden fazla biyokimyasal bileşen ile reaksiyonu sonucu hücrelerin kısmen yada tamamen tahrip olmasıdır. Kimyasal yanığın ciddiyeti, tahrip olan vücut hücrelerinin sayısına bağlıdır.

Bunun aşındırıcı kimyasallardan kaynaklanması çok daha ciddi sonuçlara neden olabilir. 

Kimyasal yanığa neden olan aşındırıcı ve tahriş edici kimyasallar : Asitler, Bazlar, Oksitleyiciler, İndirgeyici Maddeler, Şelatlayıcılar, Alkilleyici Maddeler Veya Çözücülerdir.

Kimyasal yanıklar, aşındırıcı ve tahriş edici kimyasalların cilde ve göze teması sonucu oluşur.

Bu temas ile birlikte reaksiyon sonucunda dokuların  fizyolojik yapısında değişmeler meydana  gelir.

Kimyasal Yanığın şiddeti temel olarak   aşağıdaki etkenlere bağlıdır.

  • Kimyasalın türü ve konsantrasyonu
  • Sıcaklığı (meydana gelen enerji)
  • Temas süresi

Kimyasal yanık ayrıca basınç, sıcaklık, temas alanı, etkilenmiş dokulara veya dokuların sağlıklı olup olmaması gibi fiziksel faktörlere de bağlıdır.

Kimyasal yanık ve mekanizması 3 adımdan oluşur:

  1. Doku ile kimyasal madde arasındaki temas,
    Temas aşamasında; Cilt ve göz dokusu ilk 10 sn’de kimyasal maddenin penetrasyona direnç gösterir.

  2. Kimyasal maddenin dokuya nüfuz etmesi (Penetrasyon)
    Nüfuz etme penetrasyon aşamasında; 10 sn ile 1 dk arasında kimyasal madde nüfuz etmeye başlar. Burada sadece geri dönüşü mümkün olan yaralanmalar meydana gelir.

  3. Kimyasal madde ile vücudun bileşenlerinin yer değiştirmesi sonucu oluşan reaksiyon (Doku tahribatı)

Kimyasal reaksiyon aşaması ise; 1 dk sonra başlar. Bu aşamada yaralanma meydana gelir. Kimyasal yaralanma büyük ölçüde kimyasal maddenin agresifliğine bağlıdır. Aynı zamanda kimyasal maddenin türü, konsantrasyonu, sıcaklığı ve basıncı da yaralanmayı etkiler. Bu faktörlere ve temas süresine bağlı olarak yaralanmalar, geri dönüşü olmayacak şekilde gelişebilir. Sonuç olarak bazı durumlarda cerrahi operasyona ihtiyaç dahi duyulabilir.

Hidroflorik Asit (HF) Yanığı;

Hidroflorik asit güçlü bir organik asittir. Her konsantrasyonu tehlikelidir. İki türlü etkisi vardır. Aşındırıcı olduğu gibi aynı zamanda toksiktir.

Göz ya da cilt dokularında H+ iyonlarının etkisi dolayısıyla asidik, F- iyonlarının kalsiyum üzerindeki şelatlaştırıcı etkisi nedeniyle de toksiktir.

  • H+ iyonları sebebiyle aşındırıcı etki yüzeydeki dokulara saldırır,
  • F- iyonları sebebiyle toksik faaliyet, asidin cildin üst tabakasını tahrip etmesi dolayısıyla derinin içine nüfuz ederek vücuttaki kalsiyuma bağlanır. Biyokimyasal, hücresel ve doku düzensizliklerine sebep verir.

Özellikle yüksek konsantrasyonlu ürünlerde hipokalsemi (kalsiyum kaybı) kalp ritminde sorunlara sebep olur ve sonuçları kalp krizinden ölüme kadar varabilir.

Bu yüzden hidroflorik asitle vücudun çok küçük bir bölümünün bile temas etmesi ölümcül olabilir. 

*HF’in konsatrasyonuna bağlı olarak;

  • %50’den fazla:  Ani acı hissi ve görülür doku tahribatı,
  • %20-50 arası: Temas sonrası 1 ila 8 saat içinde acı hissi
  • %0-20 arası: Temastan 24 saat sonra acı ve yanıklar

*KAYNAKÇA: Amerikan Ulusal Sağlık Enstitüsü Endüstriyel Hijyen Kısmı; yanıkları üç farklı konsantrasyona göre tanımlamıştır.

Kimyasal Lezyon Nasıl Oluşur?