Sülfürik Asit Sıçramalarına İlk Yardım Ne Zaman, Nasıl ve Ne İle Yapılmalı?

20.11.2022


Kimyasal kazaların ne kadar ağır ve kalıcı yaralanmalara neden olabildiğini endüstri alanlarında çalışanlar ve işyeri hekimleri çok iyi bilir. Pek çok kazada olduğu gibi kimyasal sıçramalarında da ilk müdahale sonuç üzerinde belirleyicidir.

Kimyasal sıçramadan hemen sonra yanıkların şiddetini azaltmak için acilen etkili bir yıkama yapılmalıdır. Amaç, kimyasalın yüzeydeki korozif (aşındırıcı) etkisini durdurup, göz veya cildin daha derin katmanlarına penetre olmasına (nüfuz etmesine) engel olmaktır. Kazaya neden olan asidin özelliklerini bilmek doğru ürün ve yöntemle doğru şekilde müdahale etmeyi kolaylaştırır.

Sülfürik Asit Nedir?

Endüstride yaygın olarak kullanılan ve yılda 260 milyon tonun üzerinde üretilen Sülfürik Asit (H2SO4), katı halde kükürt trioksit, susuz formda oleum; halk arasında zaç yağı, vitriyol asit ve akü asidi olarak bilinen renksiz, kokusuz, yağımsı bir sıvıdır.

Sülfürik Asit Ne Tür Kimyasal Reaksiyonlara Neden Olur?

Birçok madde ile etkileşime girebilen, hava ile patlayıcı karışımlar oluşturabilen, yanıcı hidrojen gazı üretebilen bir kimyasaldır. Konsantre sülfürik asidin içine su eklemek çok tehlikelidir; ekzotermik (dışarıya ısı veren) reaksiyon oluşturur. Konsantre formları yüksek derecede aşındırıcıdır.

Sülfürik asidin dört aşındırıcılık mekanizması vardır:

1. H+ İyonlarının Üretimi: Sülfürik asit sulu çözelti içerisinde 2 adet H+ iyonu ortaya çıkarır. Bu sayede bir mol (1M) konsantrasyonda sülfürik asidin korozif özelliği iki kat olur.

2. Yüksek Konstrasyonlu Çözeltiden Kaynaklı Dehidrasyon: Susuz, yüksek konsantrasyonlu sülfürik asit çözeltileri (%95 üzeri) korozif etkiyi artırır.

3. Ekzotermi: Su ile temas eden kükürt trioksit, ısı ile birlikte sülfürik asit ortaya çıkarır.

4. Yüksek Konstrasyonlu Çözeltinin Oksitleyici Özelliği: Yüksek konsantrasyonlu sülfürik asit ısıtıldığında oksitleyici hale gelir.

Sülfürik Asit Sıçraması Durumunda Nasıl Bir Tehlike Söz Konusudur?

Derişik (konsantre, yoğunlaştırılmış) sülfürik asit çok aşındırıcıdır. Cilde veya göze temas ettiğinde anında acı hissi oluşturur ve dokulara çok hızlı bir şekilde nüfuz eder. Hücresel biyolojik sıvılar ile temas ettiği zaman susuz olan sülfürik asit, tüm suyu dışarı atarak doku nekrozuna (doku ölümüne) neden olur. Göz ile temas ederse kornea matlaşır ve göz merceğinde delinme riski çok yüksektir.

Sülfürik Asit Sıçramalarına İlk Yardım Nasıl Yapılmalıdır?

Suyla Müdahalede Dikkat Edilmesi Gerekenler:

EN15154 standartları su ile ilk yardımın hiç vakit kaybetmeden, sıçramadan sonraki ilk saniyelerde başlaması ve bol su ile yapılması gerekliliğini vurgular. Standarda göre 15 dakika boyunca dakikada 60 litre su kullanılmalıdır. Ne kadar çok su kullanılırsa o kadar bol miktarda kimyasal temas yüzeyinden uzaklaştırılacak, cilde nüfuz eden kimyasal miktarı azaltılacaktır.

Bununla birlikte yüksek konsantrasyonlu susuz sülfürik asidin su ile bir araya gelmesiyle ısı ortaya çıkar (ekzotermik reaksiyon). Bu durumda kimyasal yanıkla birlikte termal yanık lezyonları da gelişerek yaralanmanın sonuçlarını ağırlaştırabilir.

Su ile yıkama, kontaminasyonun vücudun kimyasaldan etkilenmemiş diğer kısımlarına da yayılmasına yol açarak kimyasalın etki alanını genişletebilir. Bütün vücuda kimyasal sıçraması durumlarında ise uzun süre bol miktarda su ile yıkama yapmak gerekir ve bu durumda soğuk ortamlarda kişide hipotermi (vücut ısısının düşmesi) riski artar.

Aynı zamanda su ile yüzeysel yıkama yapmanın, doku içine nüfuz eden kimyasalların üzerindeki sınırlı etkisinin ve kimyasalın penetrasyonuna yardımcı olan ozmotik (geçişim) etkisinin de farkında olunmalıdır.

Sülfürik Asit Sıçramalarında En Etkili İlk Yardım Yöntemi:

DIPHOTERINE® SOLÜSYONU:

  • Yapılacak müdahalenin kolay ve güvenilir olmasını sağlar.
  • Dokuya bulaşmış kimyasalı nötrler ve doku dışına çeker.
  • Kimyasal sıçramadan kaynaklı acıyı anında dindirir.
  • Lezyonları önler veya şiddetini azaltır.
  • Tüm koşullar altında kullanılabilir.
  • Hipotermi riskini ortadan kaldırır.
  • İnsana ve çevreye karşı hiçbir yan etkisi yoktur.

Diphoterine® kullanılarak yapılan ilk yardım çok daha etkin ve verimli olacağından yaralanma sonrasında tedavi ihtiyacı ortadan kalkar.

Peki Diphoterine® hangi özellikleri sayesinde bu kadar etkili bir üründür?

  • Amfoterik bir şelatlaştırıcı molekül olan Diphoterine® solüsyonu ile yardımın sonuçları su kullanımına kıyasla daha etkin ve faydalıdır.
  • Diphoterine® solüsyonu mekanik yıkama etkisinin yanı sıra içsel bir yıkama da yapar ve kimyasalı nötrleme özelliği sayesinde anında güvenli bir fizyolojik pH aralığına dönülmesini sağlar.
  • Diphoterine® molekülleri aşındırıcı H+ iyonlarını kendine çeker, bağlar ve etkisiz hale getirir. Osmolaritesi yüksek ve hipertonik bir solüsyon olmasından dolayı kimyasalın dokuya penetrasyonunu durdurur ve nüfuz etmiş kimyasalı dokudan dışarı çeker.
  • Diphoterine® sülfürik asidi dekontamine ederken (arındırırken) temas ettiği yüzeyi (cilt ya da göz) tahriş etmez. Sadece kimyasalın zararlı etkisini nötrler ve yüzeyden güvenli bir şekilde uzaklaşmasını sağlar.
  • Kimyasal, doku ile temas ettikten sonra dokunun alt katmanlarına ilk dakikalarda penetre olmaya başlar. Diphoterine® solüsyonu ilk bir dakika içinde kullanılırsa, kimyasal alt katmanlara penetre olmadan önce, kimyasalın zararlı etkisini ortadan kaldırır ve kimyasal yanık lezyonları gelişmeden durdurulur.

Diphoterine® solüsyonu hakkında daha ayrıntılı bilgiyi aşağıdaki sayfada bulabilirsiniz:

https://www.tolkim.com.tr/tr/urunler/isci-sagligi-ve-cevre-guvenligi/kimyasal-yanik-solusyonu-diphoterine%C2%AE/

Ürünün kurumunuza tanıtılmasını istiyorsanız:

info@tolkim.com.tr adresinden ya da 0216 327 37 13 nolu telefondan bize ulaşabilirsiniz.

Önceki Yazı

Çağımızın En Acımasız Şiddet Türlerinden Biri: Asit Saldırısı!

Sonraki Yazı

Sodyum Hidroksit Sıçramalarında İlk Yardım Ne Zaman, Nasıl ve Ne İle Yapılmalı?